“Büyücülerin
işlerine karışmayın, anlaşılmaları zordur ve çabuk öfkelenirler.”
–
Gildor Inglorion
Dikkat! Az sonra okuyacağınız makale
Yüzüklerin Efendisi , Silmarillion ve Hobbit isimli kitapların
konuları ve hikâyeleri hakkında çok fazla bilgi içermektedir . Eğer
bu kitapları henüz okumadıysanız ve ileride okumak gibi bir
niyetiniz varsa burada yazılanlar kitaplardan alacağınız zevki büyük
ölçüde baltalayacaktır.
Istari olarak
da bilinen büyücüler esasen Maiar (tekili Maia) divanına mensup
ruhlardır. Tıpkı aynı divana mensup olan Valar gibi… Fakat Maiar,
Valar’a göre daha güçsüzdür (Sauron da Maiar’ın en güçlülerinden
biridir). Bu ruhlar Orta-Dünya halklarına Sauron’a karşı yardım
etmeleri ve onlara destek olmaları için Valar tarafından
gönderilmişlerdir. Bilinen beş Istari sırasıyla Aulë’nin Maiası olan
Curumo, Manwë ve Varda’nın Maiası olan Olórin, Yavanna’nın Maiası olan
Aiwendil ve Oromë’nin Maiar’ı olan Pallando ile Alatar’dır. Alatar ve
Pallando aynı zamanda “Ithryn Luin” yani “Mavi Büyücüler” olarak da
bilinirler. Bu ikili doğuya gitmişlerdir ve Orta-Dünya’nın esas
hikâyelerine dönmemişlerdir Orta-Dünya’nın kuzey batısında Curumo
insanlar tarafından Saruman, Elfler tarafından da Curunir ismi ile
anılmaya başlandı. Olórin insanlar tarafından Gandalf, Elfler
tarafından Mithrandir olarak tanınırken Aiwendil ise Radagast adı ile
tanındı.
Istari Orta-Dünya’ya 3. Çağ’ın 1000
yılı civarında geldi. Yaşlı birer adam görünümüne bürünmüşlerdi ve
güçleri kısıtlanmıştı. Böylelikle Orta-Dünya halklarına sadece yardım
edebilecekler, Maia kardeşleri Sauron gibi hâkimiyet peşinde
koşmayacaklardı. Valar tarafından insan vücuduna büründürülerek
Orta-Dünya halklarına güç ve korku ile değil ikna ve cesaretlendirme
yolu ile yardım etmeleri emredilmişti. İnsan suretine büründükleri
için fiziksel bir bedenin tüm zayıflıklarına, açlığa, acıya, hırsa,
korkuya, eğlenceye ve bir insanın sahip olduğu tüm diğer his ve
acılara sahip oldular. İnsan bedenine bürünmelerine rağmen
ölümsüzlüklerini korudular ve çok yavaş yaşlandılar. Bununla birlikte
öldürülebiliyorlardı da… Örneğin Gandalf, Moria Madenlerinin Balrog’u
ile yaptığı düellonun sonunda gerçekten de ölmüştü ve sadece Eru’nun
müdahalesi sayesinde bedenine geri dönebildi.
Görünen o ki her büyücünün elbiseleri için bir
renk belirlenmişti. Beyaz, liderlerini belirten renkti. Doğuya giden ikili mavi
cüppeler giyiyorlardı. Zaten Ithryn Luin yani Mavi Büyücüler ismi buradan gelir.
Aynı şekilde diğer büyücüler de sıklıkla renkleri ile anılır olmuş, Ak Saruman,
Gri Gandalf ve Boz Radagast isimleri ile hitap edilmeye başlanmışlardı. Beyazın
haricindeki renklerin özel bir anlamı olup olmadığı, rütbe seviyelerini,
yeteneklerini ya da kişiliklerinin doğasını belirtip belirtmediği
bilinmemektedir.
Orta-Dünya sakinlerinin çok azı büyücülerin
gerçekte kim olduğunu bilir çünkü Istari bu bilgiyi kimseyle paylaşmazdı. Çoğu
kimse onların Elf ya da bilge insanlar olduğuna inanırdı (Gandalf adı bu
yanılgıdan doğmuştur. Çünkü insanlar onun bir Elf olduğuna inanmış ve ona Wand-elf
/ Asa-elf takma adını takmıştır). Asil mizaçları ve diğer insanların işlerine
direkt olarak karışmaktan hoşlanmamaları gibi özellikleri, haklarında pek çok
soru işareti oluşmasına neden olmuştur. Kesin ve apaçık olan görevlerine karşın
insani duygulara sahiptiler. Gandalf’ın Hobbitlere karşı duyduğu düşkünlük ve
sevgi gibi… Diğer yandan açgözlülük, kıskançlık ve güç elde etme arzusu gibi
negatif hislere de sahiptiler. Saruman bu tür hislere kurban olmuştur.
Unfinished Tales / Tamamlanmamış Öyküler kitabının bir bölümüne bakılırsa Mavi
Büyücüler’in de aynı duygulara esir olmuş olması muhtemeldir.
Etimoloji:
Tolkien’in Istari’leri bizim bildiğimiz
anlamdaki büyücüleri yansıtmazlar. Daha çok birer bilge kişi hatta elçi
gibidirler. Ömrü boyunca bir dilbilimci olan ve bir Katolik olarak yetişen
Tolkien, büyücü kelimesini kasten kulanmış, wisdom / irfan kelimesini ima etmeye
çalışmış ve karakterlerin “dünya ötesi” güçlerini okuyucuya kolaylıkla
nakletmiştir. Bu görüş en iyi şekilde Tolkien’in kendisi tarafından kelimelere
dökülmüştür. “Unfinished Tales / Tamamlanmamış Öyküler” kitabında bulunan
“Istari” isimli bölümünün ilk paragrafında şöyle der üstat:
“Wizard / Büyücü, Quenya’da istar (Sindarin’de ithron)
kelimesinin tercümesidir: dünyanın doğası ve tarihi hakkında seçkin bir bilgiye
sahip olan, paylaşan ve hak iddia eden bir (onların deyişi ile) “divanın”
üyesi. Bu çeviri (“wise / bilge” ve bu anlamdaki diğer bilinen kadim
kelimelerin Quenya dilindeki istar kelimesine karşılık gelmesine rağmen) belki
de mutluluk verici bir çeviri değil. Çünkü Elflerin “Heren Istarion” yani
“Büyücüler Divanı” olarak adlandırdığı bu grup daha sonraki efsanelerde
anlatılan büyücü ve sihirbazlardan oldukça uzaktır. Çünkü bu beş Istari,
yalnızca Orta-Dünya’nın 3. Çağ’ına aitti. Sonra ayrıldılar ve hiç kimse, belki
Elrond, Círdan ve Galadriel hariç hiç kimse onların ne olduğunu ya da nereden
geldiğini keşfedemedi.”